Luca izle (2021)

Küçük Deniz Kızı'nda da bunda da sevmediğim nokta aynı. Bir film yapıyorsunuz ve ana karakteriniz bir deniz yaratığı, Peki neden deniz yaratıklarını işleyen film yaparken sürekli o yaratığı bizim dünyamıza özenen, karaya çıkmak isteyen bir karakter olarak tasarlıyorsunuz? Filme başlarken çok hevesliydim ama Luka'nın balık güderken insan eşyaları bulduğu yere gelince bütün hevesim buhar olup uçtu sanki. Disney küçük deniz kızının erkek halini daha basitçe tasarlayıp önümüze sunmuş gibi.

İşin bu kısmını es geçersek filmin tamamında bir eksiklik var gibiydi. Her şey, bütün konular çok yüzeyseldi ve bu yüzeysellik filmin bende hiçbir duygu uyandıramamasına sebep oldu. Filmin tamamında bir çok detayı sözel olarak aktarıp bu detayları görsel olarak bize vermediler maalesef. Alberto'nun babasından çok kısa bahsedildi. İki saniyelik bir flashbackle bile görmedik adamı. Neden çocuğu terk edip gitti, önceden ilişkileri nasıldı? Kızın babası ve Alberto arasında birlikte vakit geçirdikçe bir çeşit aile bağı oluştu, bu bağ nasıl oluştu? Vakit geçirdikleri sahneleri neredeyse hiç göstermediler bize. Kız farklı olduğu için kasabada dışlanıyormuş gibi konuştu başta. Ama kötü karakter dışında diğer çocukların kızla herhangi bir sorunu yok gibi duruyordu. Kötü karakterden hiç bahsedesim yok zaten. Böyle amaçsız, anlamsız kötüleri izlemeyi hiç bir zaman sevemedim.

En büyük hayal kırıklığım ise su altı sahneleriydi. Küçük deniz kızı, deniz altı görselleri açısından müthiş bir başyapıttı benim için. Hadi o 2d olduğu için onunla kıyaslamayayım ama taa 2003 de yapılan Kayıp Balık Nemo'nun animasyon görüntüleri bile 2021 yapımı bu filmin su altı görüntülerinden çok daha hoştu. Su altı kısımlarını kısa keselim, buralar bir an önce bitsin diye düşünmüşlerdi sanki. Denize dair daha çok sahne olsa; Luka'nın annesinin birden fazla kez bahsettiği -yunus taklidi yapan- komşuları ya da bahsettikleri yengeç yarışlarına dair göze hitap edecek bir şeyler görsek, onu da geçtim en azından pörtlek gözlü, çirkin balıklar yerine renkli ve çeşitli balıklar görsek diye çok bekledim.

Bir kez olsun yaşadığı yerden kaçmak istemeyen, kendini ve içinde bulunduğu doğasını olduğu haliyle seven bir deniz yaratığı izlemek isterdim. Çok farklı ilerleyebilirdi film. İki dünyayı da dengeli bir şekilde görebilirdik. Denizden kaçan değil de onu seven ve korumak için uğraşan bir karakter görebilirdik mesela. Umarım bir gün bu türde gerçekten de hakkını vererek yapılmış bir film görebilirim. Ama ne yazık ki bu o filmin yakınından bile geçmiyor.

İtalya^da geçince aklıma alakasız bir şekilde, İtalya^yı sevdiği için büyük usta Hayao Miyazaki^nin *Gökteki Kale (1986)* , *Küçük Cadı Kiki (1989)* , *Kırmızı Kanatlar (1992)* , *Rüzgar Yükseliyor (2013)* gibi konusu orada veya oraya benzeyen yerlerde geçen yapıtları geldi :))